Nur içinde yat varoluş sebebim..
Ben Hashimato adında Tiroid ve Hipertansiyonu hastalığı olan biri olarak aslında hiç üşengeç de değilimdir ama TSH denilen kan sayımındaki değerim 135 lere filan çıktığında yada 0 sıfırın altına indiğinde T3 ve T4 değerlerim farklılaştığında tarif ettiğim durumları yaşarım kalp çarpıntısı ve dil büyümesi de cabasıdır ama yinede evde yemek yemeyi bekleyen bir prensesim canımıniçi anneciğim ve yakışıklı kocama pişirmem gereken mamalar mevcutken uzanıp yatamam doğrusu…
İşte o günlerden birinde yapmıştım bu güzel çılbırı aslında çok severim ama sadece zor günlerimde ilaç gibi gelir çünkü lezzetine diyecek yoktur ama yemekten de sayılmaz aperatif yada atıştırmalık gibi bir şey işte yanında yine de birşeyler yapılması gereken protein değeri yüksek ama gözlerimizi ve midemizi pek doyurmayan güzel mi güzel bu tarifi paylaşalım bakalım bugünde sizlerle...
Aslında hayat bugünlerde beni hem yoruyor hemde çooook kırıyor , normalde hayattan zevk almasını ve aldığım her nefes için şükretmesini bilenlerdenim çok şükür ki ama insanlar artık beni fazla yıpratmaya başladı ve ben bu duruma hiçbir zaman engel olamıyorum yüzüm yumuşak sanırım…
Sadece işleri düştüğünde canım cicim deyip zor günümde yanımda olmayan tüm eş, dost akraba ve yakınlarım ben size yine de teşekkür ederim bana hayatı daha iyi anlamamı sağladığınız için… Hayat bazılarına çok cömert davranırken bazılarınada çok büyük yükler yüklüyor sanırım… Bende yükü bihayli sırtlayan insanlardanım...
Ama sadece ben değil annem ,ablam ve eşim de öyle hatta rahmetli babacığımda öyleydi o da bunca vefasızlığa daha fazla dayanamadan 59 yaşında bizleri bıraktı ve gitti çooook uzaklara bir daha dönmemek üzere...Oysaki canım mavişim babişkomda melekler meleği dünya tatlısı bir insandı... Hayat ondan 6 yaşında babasını 7 yaşında da annesini almıştı... Akrabaları sahip çıkmış tabi sahip çıkmış derken malı mülküne de ama malesefki çok erken iş hayatına atılmış ve ayakları üzerinde dimdik durmayı başarmıştı babacığım...
Taki o illet hastalığa yakalanıncaya kadar hoş yine de bir gün bile ahhh demedi hastayım diye yan gelip yatmadı hatta hayat ona mucizeleriniz bile gösterdi... 3 ay ömrün kaldı dedikleri halde Başhekimin biri hemde yüzüne karşı patttt diye ona rağmen hayata tutundu 2,5 yıl ve öyleki Akciğerindeki o 3. üncü evredeki 11 cm 'lik küçük hücreli korsinomlu akciğer CA dan eser bile kalmamıştı ve mutluluktan uçuyorduk ki Ayder tatili sonrası uçaktan indiğimiz gün çekilen emarımızda Pankreas metastasından bahsedildi... İstanbul Tıp Fakültesi Çapa Onkolojideki Prof. Dr.Yeşim Hanım bize öyle bir haber verdiki 3 gün yada 1 ay ama malesef son evreye geldik yapılacak hiçbirşey yok ama sadece bir ilaç daha deneyebiliriz ailecek karar vermeniz gerekir dedi lakin hasarlarının da çok büyük olduğundan bahsetti bize Rahmetli Babacım o gün takati kalmadığından emar sonrası ilk kez hastaneye gelmemişti bizimle ve Yeşim Hanım beklediği bir durum olduğunu bizimle yalnız konuşmasının iyi olacağından bahsetti biz ablamla ağlaya ağlaya evin yolunu tuttuk...
Ne yapacağımızı şaşırdık ve sevgili büyük dayıcığıma telefon açıp kendisiyle bir şey konuşacağımızı söyledik ve ona açıldık zaten evde babama hissettirmemek için , içimiz kan ağlarken gülüyorduk her daim olduğu gibi o zamanlar çalışıyordum da babama dayıma kahve içmeye ineceğimizi söyledik ve dayımın evininin yolunu tuttuk tabi hüngür hüngür neden o kadar ağlıyordunuz derseniz o güne kadar hep babacığımın yanında güldük içimize ağladık ama son duyduklarımız artık içimizdeki volkanı patlatmış gözyaşlarımız lav gibi akarken içimiz yanıp kavruluyordu ..
İşte böyle dostlar sonra dayıcığımla artılarını eksilerini konuştuk ve kararı bizim vermemiz gerektiğini söyledi ...Top yine ablam ve bendeydi tüm yük omuzlarımıza binmişti nasıl bir karadı bu ALLAH'ım nasıl bir aşama ya 3 gün yaşayacak yada ilaç sayesinde 1 ay bilemedin iyimser tablodada en fazla 3 ay tabi bizde ablacığımla içimizde uhte kalmaması adına denemeye karar verdik o ilacı çünkü bizim için bir gün değil booncuk gözlümle yaşıyacağımız 1 dakika bile çok önemliydi çünkü o bizim babamızdı canımızdı...Her kız evladının olduğu gibi babalarına aşık 2 kız çocuğuyduk biz...Bize bir kere bile kızmak şöyle dusun babam sesini bile yükseltmemişti hiç bir zaman kırmamıştı ne bizi ne de bir başka hiç bir kulu kırmamış bir melekti o ...Neyse biz kararımız verdik ve Dr .telefonla bildirdik ve ilaçlarımız teslim almak üzere yola koyulduk salya sümük...Ve ne mi oldu sonunda o ilaçlardan sadece bir kür aldı babacığım ama en azından 1 ay daha bizimle yaşadı...Ne acıdırki hep kaybetme korkusuyla yaşamış olmamıza rağmen son konuşmamızdan sonra yerdemi gökdemiydik yaşayan ölülermiydik hatırlamıyoruz o anları her an kaybetme korkusu nedir bilirmisiniz bilmem ama biz bu duyduyla uzun yıllar yaşadık ve halen de yaşıyoruz babacığımı kaybettik ama aynı duyguları sevgili prensesim canımıniçi anneciğimde de yaşıyoruz...Yani yine içimiz kan ağlarken yüzümüz gülüyor tabiri caizse Polyannacılık oynuyoruz hayatla resmen...
Ayrıca bildiğiniz gibi ALLAH bunca süreci yaşarken dünyanın meyvesi bir evlat da nasip etmedi bizlere yüce mevlam vardır elbet bir bildiği dedik üstünü örttük geçtik... Diyeceğim o ki dostlar o kadar büyük acılar ve duygu çöküntüleri yaşadık ki şu hayatta artık insanların yaptıkları sadece içimde kalan lavlardan kor haline dönen ateşi körüklüyor sadece...
26 Şubat sabahı işe gitmek üzere yola koyulduğumda babacığımı öpüp kokladım sarıldım helalik istedim ve bana dediki kızım bu akşam gelme Sefaköy'e git yarın doğum günün ve bende uzun zamandır senin evine gelmiyorum doğum gününü evde yapalım ben annen ve ablanla atlarım bir taksiye gelirim evde kutlama yaparız uzun zamandır eve gitmiyorsun bir toparla evi yarın görüşürüz dedi ...Tamam babacım yarın görüşürüz dedim ve işe gittim...Akşam dönünce evi aradım ve ablamla annemle konuştuk rahmetli babamın iyi olduğunu banyosunu yapıp benim almış olduğumve çok severek kullandığı pijamalarını giyip annemden portakal istediğini belirtti ve babacım ben soyarım dedim ama illaki annemin elinden yiyecekmiş Emelcim dedi ablam ve portakalını yedikten sonra tabakta kalan bir dilimi elleriyle ablamın ağzına vermiş bir dilimde anneciğimin son dilimide kendisi yemiş ve uykuya dalmış… O yüzden ben konuşamadım telefonla ablam merak edecek bir şey yok gayet iyi babam dedi yarın gelince görüşürüz dedi ve telefonu kapattık… Ben biraz evi toparladıktan sonra saat 1.30 gibi yattım tam yastığa başımı koymuşum ki acı acı çalan bir telefonla odaya doğru ilerledim eşim telefonu bende önce açtı konuşt ve bana sarılıp başımız sağolsun dedi… Evet babam artık yoktu dünyam kararmıştı nasıl olurda 2,5 yıl bir akşam bile bırakmadığım babacığımı kıramadığımdan dolayı eve giderdim ben kendimi o yüzden hiç affetmedim ...
Zaten ablacım canım benim bizden hemen sonra dayımı aramış bir çırpıda gelivermiş ki, babacığımın öldüğüne inanamamışlar çünkü gülümsüyormuş ve nefes alıyormuş gibi gelmiş onlara ama babacığımın ayaklar buz kesmeye başlamış ve tek gözü açık kalmış dayıcığım kapatamamış tek gözünü tam o sırada ben geldim dayım bir kere daha yüzünü açıp gözünü kapatıcaktı ki ben gelince kendiliğinden kapanmıştı yani anlıycağınız ben o gün bugündür 30 yaşıma bastığımdan beri doğum günümü en acı günüm olarak tanımlarım beni tanıyan herkez bunu çok iyi bilir…
27 şubat 2005 en acı günümdü benim dostlar...
İşte bu kaybetme korkusu yüzünden anneciğimi bırakıpta evime gidemem ablam yanında olmasına rağmen aynı acıyı yaşarım diye hep korkarım malum tarih tekerrürden ibarettir inşallah öyle olmaz ama alın yazısı işte bizler bu hayatta yazılmışları oynayan figüranlar değilmiyiz sizce ALLAH'ın bize verdiği akıl ve fikir sayesinde önümüze çıkan yol ayrımlarında iyi yada kötüyü seçme özgürlüğü bize verilmiş elbette ama yinede bütün yolların sonucunda yazılmışlar çıkar karşımıza en azından ben böyle düşünüyorum doğru yada yanlış bilemem...
Blog yazmaya başlamamdaki en büyük sebep yalnızlık hissime bir meşgale gerçekte olmayan insanların sanal alemdeki samimi duygularını ifade edişe kapıldım bu yüzden daha fazla sarıldım bloguma ama gel görki bu dünyada fazla gerçek ve dürüst olmuycaksın samimi duygularını insanlar kendi yapmacıklıklarıyla karıştırıyor… Herşeyden önemlisi insanlar körler sağırlar birbirini ağırlar misali blogdaşlar arasında bile inanılmaz şeyler yaşıyorum ve şok üstüne şok oluyorum ...Vefa denilen şey parayla pulla ifade edilebilseydi sanırım etrafta vefasız kimse kalmazdı… Sanırım burda doldum artık çünkü babacığımla olan olayları yazdığım anlar itibariyle klavyem su içinde kaldı...
Çılbır tarifinden nerelere geldim bende anlamadım aslında o kadar doluyum ki bilemem kim okur kim okumaz ama ben içimi döktüm klavyemin tuşlarına yazım hatalarım yada anlatımdaki ifadelerimin anlamsızlığı için affınıza sığınırım kalın sağlıcakla...
Malzemeler
- 4 adet yumurta
- 2 su bardağı su
- 250 gr yoğurt
- 1 diş sarımsak
- 1 yemek kaşığı sirke
- 1tutam kırmızıbiber ,nane
- 1 yemek kaşığı tereyağ
- Tuz
Yapılışı: Tenceremize su ,tuz ve sirkemizi ilave edip kaynatalım sirke sayesinde yumurtalarımızı kırdığımızda dağılmasını engellemiş oluyoruz…Yumurtalarımız kaynayan suyumuza kırıp üzerleri beyazlaşınca kevgir yardımıyla sudan çıkartalım …Yoğurdumuzu bir diş sarımsakla ve bir miktar tuzla karıştıralım ve yumurtalarımızın üzerine dökelim…Tavamızda tereyağımızı eritip kızdıralım arzumuza göre kırmızı pul biber ve nane ilave ederek yumurtalarımızın üzerine ilave edelim …Sıcak servis yapalım…
Canım.. Seni çokkkk seviyorum desem yeter mi..
YanıtlaSilCanımsın bitanem sağol bende seni seviyorum gönülden dilden değil….
SilSevgilerimle...
Canımmm yaaa beni ağlattın :(Çok üzüldüm okudum okudum döndüm yeniden okudum kendi ailem annem babam benden gidişleri o günlerin dayanılmaz acılığı geldi gözlerimin önüne.Öyle bir özlemleri büyüyor ki her geçen gün bakıyorsun ümit yok orada gittikleri yerde gidip kavuşmaları bekliyorsun .Canımm,Rabbim babacığına rahmet eylesin,mekanı cennet olsun sizlere de sabırlar versin çok öpüyorumm .
YanıtlaSilAğlatmak istemezdim tatlım malesef özlemler gittikçe katlanıp acıları körüklüyor…
SilAmin canım ALLAH razı olsun bende çok öpüyorum bitanemsin…
Sevgiler...
başınız sağ olsun.. İnsan çevresinden, ailesinden yardım, destek bekliyor, aslında bu hayatta hepimiz en çok yalnız kalmaktan korkuyoruz sanırım. tutunulacak bir dal arıyoruz. Bazen tek başımıza üstesinden geliyoruz bazen, bir destek arıyoruz. Paylaşmak güzel birşey,sizi de rahatlatıyordur..
YanıtlaSilçılcır hiç denemedim, ellerinize sağlık..
ALLAH razı olsun canım…Evet çok haklısın…
SilDenemelisin pratik ve lezzetli …
Teşekkürler sevgiler...
ahh emelcım aynılarını bende yasadım bende haşimato hastasıyım aynı hastalıktan babamı kaybettım sen gene şanslısın annen yanında ben babamdan sonra annemıde kaybettım ama tabı bır oğlum var yasam kaynağım hayat devam edıyor hepsı nur ıcınde yatsınlar
YanıtlaSilHaklısın canım seninde başın sağolsun tatlım…
SilHayat elbette herşeye rağmen devam ediyor canım…
Aynı hastalığa sahip olduğumuza göre birbirimizi çok iyi algılayabiliriz…
Sevgilerimle canım...
Allah rahmet eylesin canım.Allah sana annene ve eşine uzun ömürler versin..Çılbırın da hikayesini paylaştığın için teşekkürler..Çok özel bir tarifmiş..
YanıtlaSilALLAH razı olsun canım aminnn inşallah….
SilNe demek okuyup yorumladığın için ben teşekkür ederim Büşracım…
Sevgiler...
Sevgili Emel,
YanıtlaSilAllah babana rahmet eylesin.
Okurken çok duygulandım...
Sen ne iyi bir evlatsın...
Muhabbetle♥♡♥
Teşekkür ederim Sevde Hanım…
SilÇok sağolun okumaya değer bulduğunuz için ben teşekkür ederim…
Ben değil annem ve babam çok iyi özel insanlar ve beni böyle yetiştiren onlar...
Hoşgeldiniz bloguma sevgi ve muhabbetle...
Ah Emelcim yaa mahfettin beni:((Noktasına virgülüne kadar okudum yüreğinden dökülenleri ve lkaldım öylece..Yaşadığın acının tesellisi ve telaffisi yok ne yazıkki..Keşke olsa..Allah babacığına rahmet eylesin , geride kalanlara uzun ve sağlıklı ömürler nasip etsin..Sizlere de sabır ve dayanma gücü versin..Bloggerlarla ilgili fikrine katılıyorum ne yazıkki bende:((Gruplaşmalar var malesef..Sevgiyle kal canım..
YanıtlaSilCanım istemezdim ama malesef sadece yaşadıklarımın bir kısmını o anlık duygularımı ifade etmeye çalıştım…Malesef Zeynepcim hepimizin içersinde kanayan yaralar malesef acılarımızn telafisi yok elbette sadece kendimizi avutmaya çalışıyoruz…Amin inşallah nerde sevdiklerinden ayrılanlar varsa ALLAH sabırlar versin canım…Malesef nedendir bende anlamıyorum ama oluyor işte :( Sevgilerimle çok sağol ...
SilCan Emelim öncelikle başın soğolsun Rahmetli Babacığının mekanı cennet olsun... Bu acıyı yaşan olarak bilirim kaç yaşında olursak olalım işte yetimiz... Gözyaşı sel...
YanıtlaSilBitanem rahatsızlıkların için çok geçmiç olsun aman ilaçlarına dikkat et tahlillerine de. İnan bende de neler var ama dıştan görünmüyor gören sağlam sanıyor bide bana sor oyy oyyy...
Can çılbır da benim hep kurtarıcım olmuştur çok da severim yemeyi...
Aynen bende yaşamayı sever şükredenim ama ahh o güler yüz yok muuu işe kötüleri üzerimize çekiyoz...
Ahh Emelim her satırda kendimi okuyorum işte kötü günde dostunu düşmanını anlıyorsun sonrada derdine mi yanasın vefasızların yaptığına mı sonra iki misli çöküyor insan...
Canımsın sen benim çok sağol hatırlarmısın bilmem ama senin bir yazında ben bu yazıyın yazdığımı ama paylaşmadığımı belirtmiştim sende beni yüreklendirip acılar paylaştıkça azalır demiştin bende öyle yaptıum ve içimi dötüğüm satırlarımı sizlerle paylaştım canım…Malesef ama gülmeden yapamıyorum kendimi tuhaf hissediyorum ve güler yüzlülüğüm hep başıma dert oluyor faydalanıp kullanan çok oluyor ama ben bu konuda malesef akıllanmıyorum…Ve yine iyilik yapmaktan vazgeçemiyorum ve fa olarak dönmeyeceğini bile bile lades diyorum yani….Harika bir dostsun ve beni çok iyi tanımlıyorsun canım çok ama çok sağol….Sevgilerimle...
SilBitanem Emelim hatırlamazmıyım ara ara yazılarına bakıyordum yok bu yazı aman belki istemiyordur hatırlatmayım deyip gidiyordum...
SilUmaraım can ağını zehirini almısızdır....
Yok yokk güler yüzünü kime göstereceğini bil inan eziliyoruz
sevgilerimle...
Canım teşekkür ederim sana çok sağol nispeten de olsa evet acımız her dem taze ama acılar paylaştıkça hafifliyor lavlar kora dönüşüyor bir nebze de olsa…
SilSevgiler canım öpüyorum ...
Yorumun 2. kısmı
YanıtlaSilCanım babacığın nur içinde yatsın öksüz yetim olunca evet malına da sahip çıkıyorlar inan bu durum benim Rahmetli dedemin başında gelmiş benim de elimden almaya hala uğraşıyorlar biz Müslüman ülkeyiz ama neden bu hilekarlık bizim insanımızda anlayamıyorum....
Emelim ben de göz yaşlar içindeyim şu an senin ve ailenin yaşadığı zor çaresiz süreci kalbim burularak okudum can Vakit saatin ne zaman biteciği biz doğarken yazılıyor kader defterimize onun için siz farklı bir karar verseydiniz yine baban gidecekdi o zamanda keşke diyecekdiniz çünkü onun vakti saati dolmuş. aynı acıları yaşayan olarak bilirim keşkenin ne olduğunu...
Emelim insanlar babalarını kaybedince büyür olgunlaşırmış biz büyüdük olgunlaştık sakın sana yanlış yapanlara bir daha şans verme tamamiyle unut onları değerli olan anılır değersiz unutulur arkadaşım...
Bacım bak içini döktün ferahladın insan insanın ağını kederini alır derler umarım almışızdır bide bunları tek yaşayan sen olmadığını bil yeter...
Hasretle öptüm kucakladım....
Malesef ki insanların gözünü hırs bürümüş ve fazlasıyla mal canlısı olmuşlar …
SilBilmiyorlar ki kefenin cebi yok…İlerde hesap ağır ama zaten farkında olsalar hakları iade ederler ama olsun biz olmayanlarımızla ve elimizden alınanlarla da mutluyuz sadece içimizden bir ahhhh diyoruz zaten ALLAH'ım bu dünyada bize gösteriyor o iç sesimizdeki ahhhın karşılığını sanırım buda yeterli …Nurlar içinde yatsınlar babalarımız …Canım o süreçleri ALLA kimselere yaşatmasın inan ki bir zamanlar gün be gün yazmıştım kitap haline getirecektim ama malesef ki bilgisayarım çöktü Sefaköydeki ve ben yedeklemeden anneme yerleşmiştim bile o yüzden tekrar o günlere dönmek istemiyorum …Evet çok halısın biz biraz erken olgunlaştık malesef…Seni çoook çoook öpüyorum canım çok sağol arkadaşım …Sevgilerimle sarıldım sana sımsıkı en içten duygu ve güzel dileklerimle….
Bende lafa malesef diyerek başlıyacağım hırslı öfkeli insanlar ahhh alıyorlar yazık onlara yazık.
SilNe ALLAH korkusu var onlarda ne kuldan utanma duygusu zavallılar...
Mutluluk paha biçilmez mutlu olduğuna sevindim bende mutluyum derim söylenirim ve unuturum :)) kıymetli olan yaşadığımız an. Kitap yazmak kısmet olmamış inşAllah ilerde yazarsın öyle deme seninle çok ortak noktamız var bende kitap yazmayı istiyorum ama tıpkı sen gibi hüzünlenmekten artık korkuyorum orta yaşa bıraktım ibret olsun yaşananlar diye yazacağım...
Üstadım can bacım hasretle sarıldım kocaman öptüm bal yanacıklarından....
Canımsın ya ne kadar çok ortak yaşanmışlık ,ortak yenilgi ve ortak duygulara sahibiz…
SilNe mutlu bana …Mutluyum ,mutlusun.mutluyuz….:)
Elbetteki hayat şartları ve yaşanmışlıklar umutlarımızı kırıp yaşanmışları olmamış saydırmıyor bize ama biz yeni nesil Polyannalarız aslında…Aaaaa ne güzel sen yaz bari ilk alıp okuyan ben olurum gözyaşlarına boğularak ...
Bende seni sımsıkı sarılar öpüyorum Banucum çok tatlısın bitanem…
Sevgilerimle...
her kelimesini okudum :( aslında pek farkımız yok
YanıtlaSilsevgiyle kal
Teşekkür ederim sağolun…
SilÖylemi hem sevindim hem üzüldüm farkımızın olmamasına yıpranmışlık ve yaşanmışlıklarımız adına…
Sizde öyle sevgi ve muhabbetle kalın...