expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

Takip Edin...

30 Kasım 2013 Cumartesi

Tarifsiz Çılbır Tarifi...

Nur içinde yat varoluş sebebim..





    Hani bazı haller vardır insanın eli ayağı kalkmaz ağrısından ne yapacağını bilemez değil mutfağa gidip yemek yapmak nefes almak bile zor gelir insana o kadar kötüsünüzdür hani ama neylersiniz ki yaşamak için yemek lazım yemek içinde kalkıp birşeyler yapmak dimi ama …

    Ben Hashimato adında Tiroid ve Hipertansiyonu hastalığı olan biri olarak aslında hiç üşengeç de değilimdir ama TSH  denilen kan sayımındaki değerim 135 lere filan çıktığında yada  0 sıfırın altına indiğinde  T3 ve T4 değerlerim farklılaştığında tarif ettiğim durumları yaşarım kalp çarpıntısı ve dil büyümesi de cabasıdır ama yinede evde yemek yemeyi bekleyen bir prensesim canımıniçi anneciğim ve yakışıklı kocama pişirmem gereken mamalar mevcutken uzanıp yatamam doğrusu…

   İşte o günlerden birinde yapmıştım bu güzel çılbırı aslında çok severim ama sadece zor günlerimde ilaç gibi gelir çünkü lezzetine diyecek yoktur ama yemekten de sayılmaz aperatif yada atıştırmalık gibi bir şey işte yanında yine de birşeyler yapılması gereken protein değeri yüksek ama gözlerimizi ve midemizi pek doyurmayan güzel mi güzel bu tarifi paylaşalım bakalım bugünde sizlerle...

  Aslında hayat bugünlerde beni hem yoruyor hemde çooook kırıyor , normalde hayattan zevk almasını ve aldığım her nefes için şükretmesini bilenlerdenim çok şükür ki ama insanlar artık beni fazla yıpratmaya başladı ve ben bu duruma hiçbir zaman engel olamıyorum yüzüm yumuşak sanırım…

  Sadece işleri düştüğünde canım cicim deyip zor günümde yanımda olmayan tüm eş, dost akraba ve yakınlarım ben size yine de teşekkür ederim bana hayatı daha iyi anlamamı sağladığınız için… Hayat bazılarına çok cömert davranırken bazılarınada çok büyük yükler yüklüyor sanırım… Bende yükü bihayli sırtlayan insanlardanım...

   Ama sadece ben değil annem ,ablam ve eşim de öyle hatta rahmetli babacığımda öyleydi o da bunca vefasızlığa daha fazla dayanamadan 59 yaşında bizleri bıraktı ve gitti çooook uzaklara bir daha dönmemek üzere...Oysaki canım mavişim babişkomda melekler meleği dünya tatlısı bir insandı... Hayat ondan 6 yaşında babasını 7 yaşında da annesini almıştı... Akrabaları sahip çıkmış tabi sahip çıkmış derken malı mülküne de ama malesefki çok erken iş hayatına atılmış ve ayakları üzerinde dimdik durmayı başarmıştı babacığım...

   Taki o illet hastalığa yakalanıncaya kadar hoş yine de bir gün bile ahhh demedi hastayım diye yan gelip yatmadı hatta hayat ona mucizeleriniz bile gösterdi... 3 ay ömrün kaldı dedikleri halde Başhekimin biri hemde yüzüne karşı patttt diye ona rağmen hayata tutundu 2,5 yıl ve öyleki Akciğerindeki o 3. üncü evredeki 11 cm 'lik küçük hücreli korsinomlu akciğer CA dan eser bile kalmamıştı ve mutluluktan uçuyorduk ki Ayder tatili sonrası uçaktan indiğimiz gün çekilen emarımızda Pankreas metastasından bahsedildi...  İstanbul Tıp Fakültesi Çapa Onkolojideki Prof. Dr.Yeşim Hanım bize öyle bir haber verdiki 3  gün yada 1 ay ama malesef son evreye geldik yapılacak hiçbirşey yok ama sadece bir ilaç daha deneyebiliriz ailecek karar  vermeniz gerekir dedi lakin hasarlarının da çok büyük olduğundan bahsetti bize Rahmetli Babacım o gün takati kalmadığından emar sonrası  ilk kez hastaneye gelmemişti bizimle ve Yeşim Hanım beklediği bir durum olduğunu  bizimle yalnız konuşmasının iyi olacağından bahsetti  biz ablamla ağlaya ağlaya evin yolunu tuttuk...

   Ne yapacağımızı şaşırdık ve sevgili büyük dayıcığıma telefon açıp kendisiyle bir şey konuşacağımızı söyledik ve ona açıldık zaten evde babama hissettirmemek için , içimiz kan ağlarken gülüyorduk her daim olduğu gibi o zamanlar çalışıyordum da babama dayıma kahve içmeye ineceğimizi söyledik ve dayımın evininin yolunu tuttuk tabi hüngür hüngür neden o kadar ağlıyordunuz derseniz o güne kadar hep babacığımın yanında güldük içimize ağladık ama son duyduklarımız artık içimizdeki volkanı patlatmış gözyaşlarımız lav gibi akarken içimiz yanıp kavruluyordu ..

   İşte böyle dostlar sonra dayıcığımla artılarını eksilerini konuştuk ve kararı bizim vermemiz gerektiğini söyledi ...Top yine ablam ve bendeydi tüm yük omuzlarımıza binmişti nasıl bir karadı bu ALLAH'ım nasıl bir aşama ya 3 gün yaşayacak yada ilaç sayesinde 1 ay bilemedin iyimser tablodada en fazla 3 ay tabi bizde ablacığımla içimizde uhte kalmaması adına denemeye karar verdik o ilacı çünkü bizim için bir gün değil booncuk gözlümle yaşıyacağımız 1 dakika bile çok önemliydi çünkü o bizim babamızdı canımızdı...Her kız evladının olduğu gibi babalarına aşık 2 kız çocuğuyduk biz...Bize bir kere bile kızmak şöyle dusun babam sesini bile yükseltmemişti hiç bir zaman kırmamıştı ne bizi ne de bir başka hiç bir kulu kırmamış bir melekti o ...Neyse biz kararımız verdik ve Dr .telefonla bildirdik ve ilaçlarımız teslim almak üzere yola koyulduk salya sümük...Ve ne mi oldu sonunda o ilaçlardan sadece bir kür aldı babacığım ama en azından 1 ay daha bizimle yaşadı...Ne acıdırki hep kaybetme korkusuyla yaşamış olmamıza rağmen son konuşmamızdan sonra yerdemi gökdemiydik yaşayan ölülermiydik hatırlamıyoruz o anları her an kaybetme korkusu nedir bilirmisiniz bilmem ama biz bu duyduyla uzun yıllar yaşadık ve halen de yaşıyoruz babacığımı kaybettik ama aynı duyguları sevgili prensesim canımıniçi anneciğimde de yaşıyoruz...Yani yine içimiz kan ağlarken yüzümüz gülüyor tabiri caizse Polyannacılık oynuyoruz hayatla resmen...

   Ayrıca bildiğiniz gibi ALLAH bunca süreci yaşarken dünyanın meyvesi bir evlat da nasip etmedi bizlere yüce mevlam vardır elbet bir bildiği dedik üstünü örttük geçtik... Diyeceğim o ki dostlar o kadar büyük acılar ve duygu çöküntüleri yaşadık ki şu hayatta artık insanların yaptıkları sadece içimde kalan lavlardan kor haline dönen ateşi körüklüyor sadece...

    26 Şubat sabahı işe gitmek üzere yola koyulduğumda babacığımı öpüp kokladım sarıldım helalik istedim ve bana dediki kızım bu akşam gelme Sefaköy'e git yarın doğum günün ve bende uzun zamandır senin evine gelmiyorum doğum gününü evde yapalım ben annen ve ablanla atlarım bir taksiye gelirim evde kutlama yaparız uzun zamandır eve gitmiyorsun bir toparla evi yarın görüşürüz dedi ...Tamam babacım yarın görüşürüz dedim ve işe gittim...Akşam dönünce evi aradım ve ablamla annemle konuştuk rahmetli babamın iyi olduğunu banyosunu yapıp benim almış olduğumve çok severek kullandığı  pijamalarını giyip annemden portakal istediğini belirtti ve babacım ben soyarım dedim ama illaki annemin elinden yiyecekmiş Emelcim dedi ablam ve portakalını yedikten sonra tabakta kalan  bir dilimi elleriyle ablamın ağzına vermiş bir dilimde anneciğimin son dilimide kendisi yemiş ve uykuya dalmış… O yüzden ben konuşamadım telefonla ablam merak edecek bir şey yok gayet iyi babam dedi yarın gelince görüşürüz dedi ve telefonu kapattık… Ben biraz evi toparladıktan sonra saat 1.30 gibi yattım tam yastığa başımı koymuşum ki acı acı çalan bir telefonla odaya doğru ilerledim eşim telefonu bende önce açtı konuşt ve bana sarılıp başımız sağolsun dedi… Evet babam artık yoktu dünyam kararmıştı nasıl olurda 2,5 yıl bir akşam bile bırakmadığım babacığımı kıramadığımdan dolayı eve giderdim ben kendimi o yüzden hiç affetmedim ...

  Zaten ablacım canım benim bizden hemen sonra dayımı aramış bir çırpıda gelivermiş ki, babacığımın öldüğüne inanamamışlar çünkü gülümsüyormuş ve nefes alıyormuş gibi gelmiş onlara ama babacığımın ayaklar buz kesmeye başlamış ve tek gözü açık kalmış dayıcığım kapatamamış tek gözünü tam o sırada ben geldim  dayım bir kere daha yüzünü açıp gözünü kapatıcaktı ki ben gelince kendiliğinden kapanmıştı yani anlıycağınız ben o gün bugündür 30 yaşıma bastığımdan beri doğum günümü en acı günüm olarak tanımlarım beni tanıyan herkez bunu çok iyi bilir…

   27 şubat 2005 en acı günümdü benim dostlar...

   İşte bu kaybetme korkusu yüzünden anneciğimi bırakıpta evime gidemem ablam yanında olmasına rağmen aynı acıyı yaşarım diye hep korkarım malum tarih tekerrürden ibarettir inşallah öyle olmaz ama alın yazısı işte bizler bu hayatta yazılmışları oynayan figüranlar değilmiyiz sizce ALLAH'ın bize verdiği akıl ve fikir sayesinde önümüze çıkan yol ayrımlarında iyi yada kötüyü seçme özgürlüğü bize verilmiş elbette ama yinede bütün yolların sonucunda yazılmışlar çıkar karşımıza en azından ben böyle düşünüyorum doğru yada yanlış bilemem...

  Blog yazmaya başlamamdaki en büyük sebep yalnızlık hissime bir meşgale gerçekte olmayan insanların sanal alemdeki samimi duygularını ifade edişe kapıldım bu yüzden daha fazla sarıldım bloguma ama gel görki bu dünyada fazla gerçek ve dürüst olmuycaksın samimi duygularını insanlar kendi yapmacıklıklarıyla karıştırıyor… Herşeyden önemlisi insanlar körler sağırlar birbirini ağırlar misali blogdaşlar arasında bile inanılmaz şeyler yaşıyorum ve şok üstüne şok oluyorum ...Vefa denilen şey parayla pulla ifade edilebilseydi sanırım etrafta vefasız kimse kalmazdı… Sanırım burda doldum artık çünkü babacığımla olan olayları yazdığım anlar itibariyle klavyem su içinde kaldı...

  Çılbır tarifinden nerelere geldim bende anlamadım aslında o kadar doluyum ki bilemem kim okur kim okumaz ama ben içimi döktüm klavyemin tuşlarına yazım hatalarım yada anlatımdaki ifadelerimin anlamsızlığı için affınıza sığınırım kalın sağlıcakla...


         Malzemeler
  • 4 adet yumurta
  • 2 su bardağı su
  • 250 gr yoğurt
  • 1 diş sarımsak
  • 1 yemek kaşığı sirke
  • 1tutam kırmızıbiber ,nane
  • 1 yemek kaşığı tereyağ
  • Tuz




  Yapılışı: Tenceremize su ,tuz ve sirkemizi ilave edip kaynatalım sirke sayesinde yumurtalarımızı kırdığımızda dağılmasını engellemiş oluyoruz…Yumurtalarımız kaynayan suyumuza kırıp üzerleri beyazlaşınca kevgir yardımıyla sudan çıkartalım …Yoğurdumuzu bir diş sarımsakla ve bir miktar tuzla karıştıralım ve yumurtalarımızın üzerine dökelim…Tavamızda tereyağımızı eritip kızdıralım arzumuza göre kırmızı pul biber ve nane ilave ederek yumurtalarımızın üzerine ilave edelim …Sıcak servis yapalım…

29 Kasım 2013 Cuma

Elmalı Brownie...

    Kışın kapımızı çalıp soğukların iyice kendini hissettirdiği fakat güneşli bir günden güzel bir tarifle hepinize merhabalar diliyorum…Elma malumunuz kış aylarında en çok tükettiğimiz meyvaların başında gelir…

   Martha Stewart 'a ait bu güzel tarife rastlar rastlamaz hemen yapmalıyım dedim daha öncede tariflerini denediğim için tarifle ilgili hiç tereddüt etmeden malum evde mevcut olan malzemelerle  yapıp sizlerle paylaşmak istedim bu güzel tarifi…Hazırlaması 15 dakikanızı bile almıyacak olan bu tarifi denemeyen kalmasın derim…



    Malzemeler

  • 110 gr tereyağ
  • 1 su bardağı un
  • 1 çay kaşığı tarçın
  • 1/2 çay kaşığı kabartma tozu
  • 1/2 çay kaşığı tuz
  • 1/4 çay kaşığı karbonat
  • 1 su bardağı şeker
  • 1/2 paket vanilya (ben ilave ettim siz kullanmıyabilirsiniz)
  • 1 adet büyük yumurta
  • 1/2 su bardağı kırılmış ceviz
  • 2 adet büyük sert elma


   Yapılışı: Öncelikle fırınımızı 175 derecede ısıtalım ve pişirme kabımızı güzelce yağlayalım…Elmalarımızın kabuklarını soyalım ve küp küp doğrayalaım…Karıştırma kabımızın içersinde un, tarçın,kabartma tozu,vanilya ,karbonat ve tuzu güzelce harmanlıyalım…

   Bir başka kabın içersinde tereyağ,şeker ve yumurtamızı iki dakika boyunca güzelce çırpalım …İçersine küp şeklinde doğradığımız elmalarımızı ve cevizlerimizide atıp karıştıralım ve bir kabın içersinde harmanlamış olduğumuz unlu karışımımızı da ilave edelim spatul yardımıyla güzelce karıştıralım…Borcam yada fırın kabımıza elde ettiğimiz karışımı güzelce yayalım ve üzeri hafif kararıp sertleşene kadar yaklaşık 35-40 dakika kadar fırınımızda pişirelim…

   Soğuduktan sonra 12 dilime ayıralım ve servis edelim dilerseniz üzerine pudra şekeri ve tarçın serperek servis edebilirsiniz ben öyle yaptım…

Afiyetler Olsun…



26 Kasım 2013 Salı

Bunu Blogumda Paylaşabilirim. Hürriyet Benim.



Hürriyet; gündeme dair cesur bir projeyle karşımızda. TBWA\ISTANBUL'un hazırladığı proje kısa zamanda oldukça ses getirdi. Din, dil, ırk, cinsiyet ayırt etmeden bireysel özgürlükleri konu alan projenin amacı Türkiye'nin dört bir yanından insanların hürriyetlerini dile getirmeleri ve seslerini duyurmaları...

Bu proje katılımcıların kendi hürriyetlerini anlatmaları için tasarlandı, katılımcılar videolarını oluştururken ilham versin diye de bir film hazırlandı.

Hürriyet, herkesi kendi hürriyet cümlelerini yazmaya ve hürriyet şarkılarını yaratmaya davet etti. Kullanıcılar içinde kendi fotoğraflarının da olduğu hürriyet filmleri yaratabiliyor ve bu filmleri sosyal medyada dilediğince paylaşabiliyor. Ayrıca seçtikleri mesaj ve fotoğraflarından oluşan bannerı hurriyet.com.tr sayfalarında yayınlanıyor. Kısaca proje tamamıyle interaktif bir proje olarak kurgulandı. www.hurriyetbenim.com üzerinden ilham verici videoyu seyredebilir, kendi video ve bannerınızı yaratabilirsiniz.

"Hürriyet Benim" filmi, daha TV’ye çıkmadan viral olarak sosyal medyada gösterildi ve çok kısa sürede yayılarak; sosyal medyada konuşulmaya ve paylaşılmaya başlandı. Kullanıcıların katkılarıyla yapılan klipleri Twitter'dan #hürriyetbenim hashtag'iyle takip edebilirsiniz.



Ben de kendi videomu oluşturdum ve benim için hürriyetin ne demek olduğunu anlattım. İzlemek için;

http://hurriyetbenim.hurriyet.com.tr/video.aspx?k=F21BFQNWJ1R



Bir boomads advertorial içeriğidir.



25 Kasım 2013 Pazartesi

Zeytinyağlı Yaprak Sarması

   Yapımı biraz zahmetli ama yemesi o kadar basit olan bir tarifim var sırada hanımlar...Hepinize mutlu ve keyif dolu günler diliyorum...Sevgilerimle…



         Malzemeler
  • Yarım kilo salamura asma yaprağı
  • 4 yada 5 adet kuru soğan
  • 1 çay bardağı zeytinyağı
  • 3 yemek kaşığı dolmalık fıstık (çam fıstığı )
  • 3 yemek kaşığı kuş üzümü
  • 2 su bardağı pirinç
  • 1 yemek kaşığı nane
  • 1tatlı kaşığı karabiber
  • 1 tatlı kaşığı tarçın
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 2 adet kesme şeker
  • 1 çay bardağı sıcak su
  • 1/2 limon
    Pişirirken kullanmak için
  • 2 su bardağı sıcak su
  • 1/2 çay bardağı zeytinyağı
  • Arzuya göre 1/2 limon


   Yapılışı: Soğanlarımız yemeklik doğrayalım ve 1 çay zeytinyağı ve 3 yemek kaşığı dolmalık fıstıkla birlikte pembeleşinceye kadar kavuralım... 2 su bardağı pirincimizi yıkayıp süzdükten sonra tenceremize ilave edelim birkaç dakika kavuralım ...

    Ardından 1 yemek kaşığı kuru nane,1 tatlı kaşığı karabiber,1 tatlı kaşığı tarçın, 2 adet kesme şeker,3 yemek kaşığı kuş üzümü ,yarım limon suyu arzu ederseniz kıyılmış maydanoz ve 1 çay bardağı sıcak su ilave edelim güzelce karıştıralım ve kısık ateşte pirinçler suyunu çekene kadar demlenmeye bırakalım... Pirinçlerimiz suyunu çekince ocağımızın altını kapatalım...İç harcımız bir tabağa alıp soğumasını bekleyelim...


    Bu arada Salamura asma yapraklarımızı ılık suyla   4 yada 5 defa suyunu değiştirerek güzelce yıkayıp bol tuzundan arındıralım kafi gelmezse biraz suda bekletelim... Ardından iki avucumuzda sıkarak  sudan çıkarıp saplarını kopartalım ve sarmaya hazır hale getirelim...

   İç harcımız soğuduktan sonra yapraklarımız sarma işlemine başlıyabiliriz bazı hanımlarımız avuçlarının ortasına yaprağı koyarak iç harcını koyup sarmayı yaparlar ve soğanlarıda elinde doğrayan hamarat hanımlarımız mevcuttur buna benim ablam ve annemde dahildir...Ama ben doğrama  işlemlerinde mutlaka kesme tahtası kullanırım ve sarma yaparken de mutlaka tepsi yada masanın üzerine yaprağı güzelce sererek parlak yüzüyini alta verip mat tarafını kendime bakacak şekilde yerleştirir ve içersine 1 dolu tatlı kaşığı iç harcından koyarak sigara böreği yapar gibi yanlarını kapatır ve sonra sararım ...

   Pişirme aşamasına gelince tenceremizin dibine saramıyacağımız halde olan yapraklardan ve saplarından serelim ve üzerine sarmalarımızı güzelce dizip yerleştirelim bu işlem yaprak sarmamızın dibinin tutmamasını sağlayacaktır...İsterseniz üzerine de yaprak kapatıp yarım çay bardağı zeytinyağı gezdirelim ve ekşi olmasını isterseniz yarım limon suyunu ilave edip üstüne dolma taşı yada bir tabak kapatıp 2 subardağı sıcak su ekleyip tenceremizi orta ateşteki ocağa alabilirsiniz... Su kaynamaya başlayınca ateşi kısıp 30 dakika kadar pişirelim ve piştikten sonra sarmalarımızı soğutup servis tabağına alıp limon dilimleriyle servis edebilirsiniz....
  
    Sevgili dostlar elimden geldiğince resimlemeye çalıştım yardımcı olması açısından malum tariflerimizin çoğunu yemek yapmaya yeni başlayan yada evleninceye kadar bir yumurta bile kırmamış olan benim gibi sevgili blogcanlarımız için açıklayıcı anlatmaya gayret sarfediyorum çünlü böyle zamanlarda sevgili ablam ve annem telefonla desteklerini esirgemediler benden ve sonra sonra blog dünyasını keşfettim bende bilgi dağarcığımı internet ve annemin aldığı onlarca yemek kitap ve ansiklopedileri sayesinde genişletmeye çalıştım nacizane ...

   Malum ev hanımlarımız çok hamarat ve ben bunları öğrenmeye başlarken çoğu kitap bile çıkarmaya yetecek kadar bilgiye sahipler...



    Afiyet Olsun Efendim...

24 Kasım 2013 Pazar

Çikolatalı Tart..


       Malzemeler

       Tart İçin
  • 125 gr tereyağ
  • 1 çimdik tuz
  • 1 paket Dr Oetker Kakao 
  • 1/2 su bardağı pudra şekeri
  • 1 + 1/4 su bardağı un
  • 1 adet yumurta sarısı
  • 1 paket vanilya
       Ganaj için
  • 3 paket bitter çikolata (80 gr x 3 )
  • 1 paket krema (200 ml)

  Yapılışı: Un ,kakao ,şeker ve tuzu karıştırma kabımıza alıp karıştırdıktan sonra tereyağımızı küp küp doğrayıp  yumurta ve vanilyamızı da ilave edip ele yapışmayan bir hamur elde ediyoruz…Hamurumuzu buzdolabında 1 saat dinlendiriyoruz…

  Tart hamurumuzu dilerseniz küçük tart kalıplarına dilerseniz içi çıkarılabilen tart kalıbımıza yerleştirdikten sonra üzerine yağlı kağıt yerleştirelim ve hamurun kabarmaması için nohut yada fasulye koyalım ağırlık yapması için…

   180 C de ısıtılmış fırında 20 dakika kadar pişirdikten sonra üzerindeki yağlı kağıdı kaldıralım ve 5 dakika daha pişirelim ve soğumaya bırakalım…

  Çift tabanlı bir tencerede kremamızı kaynatalım ve çikolatalarımız parçaladıktan sonra içersine atıp eriyene kadar spatul yardımıyla karıştıralım ve ganajımızı hazırlayalım…Soğumaya bıraktığımız tartımızın üzerine sosumuzu dökelim ve buzdolabında 4-5 saat bekletelim ve dilimleyerek servis edelim…




Afiyetler Olsun…

24 Kasım Öğretmenler Günü Kutlu Olsun...

 Başta Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere bizlere emeği geçen tüm Öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü Kutlu Olsun…




      Sevgi , Saygı ve Hürmetlerimizle Tüm öğretmenlerimizin ellerinden öperiz...

19 Kasım 2013 Salı

Kakaolu Muffin...



          Malzemeler
  • 3 adet yumurta
  • 1,5 su bardağı toz şeker
  • 1/2 su bardağı sıvıyağ
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 3 yemek kaşığı kakao
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • 2-2,5 su bardağı un
   Yapılışı : Yumurta ve şekerimizi krema kıvamına gelene kadar mikser yardımıyla çırpıyoruz…Unumuzu eleyip , kabartma tozu, kakao ve vanilyamızı ayrı bir kapta karıştıralım…

   Sıvı malzemelerimizi yani yağ ve yoğurdumuzu da çırpıp krema kıvamına getirdiğimiz yumurta ve şekere ilave edip karıştıralım ve son olarakda eleyerek karıştırdığımız un, kakao, kabartma tozu ve vanilyamızı da ilave edip spatul yardımıyla karıştıralım ve muffın kabımıza muffin kalıplarımız yerleştirelim ve içlerine kek malzememizden koyup paylaştıralım…




  Önceden ısıtılmış 180 C fırında yaklaşık 15 dakika kadar pişirelim…Zaman ve ısı ayarı fırına göre değişebilir…Kürdan kontrolü yapalım ve muffinlerimizden birine batırdığımız kürdanımız temiz çıkarsa pişmiş demektir…

  Fırından çıkartıp soğumasını bekledikten sonra üzerine pudra şekeri dökerek yada dilediğiniz şekilde krema yada eritilmiş çikolata ile servis edebilirsiniz…



Afiyetler Olsun…

18 Kasım 2013 Pazartesi

Emel'in Mutfağı 1 yaşında...




        Merhabalar sevgili dostlarım ,blogcanlarım ve takipçilerim…

       Blogumun ilk yayın hayatına başlamasının üzerinden tam 1 yıl geçti…

      Ne kadar mutlu ve heyecanlıyım anlatamam geçen haftadan pastamı tasarlamaya başladım ve      sonunda benim rengim olan pembeden vazgeçemedim yine bu güzel pastayı da eymininmutfagindan.blogspot.com'un doğum günü için hazırladım…

      Paylaşmak ve yeni dostlarla sanal ortamda dahi olsa tanışmak benim için çok mutluluk verici bazı dostluklarımızı yüzyüze görüşerek perçinledik bazılarıyla bir kaç dakikalık yazışma ve yorumlarda mutluluğumuzu , sevinçlerimizi paylaştık…

   O kadar mutluyum ki, bu vesile ile evde yaptıklarımı paylaşıp sizlerin de yaptığı güzelliklerle ufkumu genişleterek bilgilerimi arttırmak çok mutluluk ve gurur verici…

   İyiki blog yazmaya karar vermişim 18 Kasım 2012 yılında ve kendim için güzel bir şeyler yapmışım diyorum …

    İyiki varsınız hayatımda …
    Mutlu olun ve mutlu kalın tüm dostlarım ve takipçilerim…
    Yeni paylaşımlarda acı ,tatlı günleri birlikte yaşamak dileğiyle…
    Sevgiyle kalın…





16 Kasım 2013 Cumartesi

Sirkeli Poğaça...


  Pazar kahvaltısında bu güzel poğaçaları yapıp sevdiklerinizle birlikte sıcacık yemeye ne derseniz bence tarifi not edin derim hemen… Sevgilerimle ...







     Malzemeler
  • 150 gr eritilmiş margarin
  • 1/2 su bardağı sıvı yağ
  • 1 adet yumurta 
  • 1 yemek kaşığı yoğurt
  • 1 çay bardağı süt
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 tepeleme tatlı kaşığı kuru maya
  • 3 yemek kaşığı sirke
  • 2 yemek kaşığı şeker
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • Aldığı kadar un
       Üzeri için 

  • 1 yumurta sarısı
  •  Çörekotu
       İç Malzemesi
  • 200 gr beyaz peynir.
    Yapılışı  : Mayayı şekerle birlikte ılık sütün  içinde eritelim... Yumurtayı, erimiş mayayı ve diğer sıvı malzemeleri bir kapta karıştıralım ve tuz ilave edelim...Kulak memesi kıvamında bir hamur elde edene kadar un ilavesi yapalım ... Kıvam almadan önce unla birlikte kabartma tozunu da ekleyelim ve üzerini nemli bir bezle örterek ılık bir ortamda yaklaşık 45 dakika bekletelim... 
  Hamurumuz kabarıp mayalandığında ufak bezeler kopartıp içersine beyaz peynir ilave edlim ve yuvarlayalım...Üzerlerine yumurta sarısı sürelim ve çörekoru serpelim...200 C de önceden ısıtılmış fırınımızda üzerleri güzelce kızarana kadar pişirelim




Afiyet Olsun...

14 Kasım 2013 Perşembe

Çikolata Soslu Fıstık Mantolu Kurabiye



         Malzemeler

  • 250 gr tereyağ
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 2 adet yumurta
  • 1/2 su bardağı sıvı yağ
  • 2 su bardağı nişasta
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • Aldığı kadar un
       Üzeri İçin
  • 80 gr bitter çikolata (benmari usulü eritilmiş)
  • 1 su bardağı iri çekilmiş yer fıstığı 

    Yapılışı: Karıştırma kabımızda tereyağ , şeker yumurta ve sıvıyağı  krema kıvamına gelene kadar karıştıralım... Nişasta , kabartma tozu ,vanilya ilave edelim ve aldığı kadar un ile yoğuralım...Yumuşak bir kurabiye hamuru elde edelim ve hamurumuzdan arzu ettiğimiz büyüklükte  yuvarlaklar elde edelim...

    Yağlı kağıt serdiğimiz fırın tepsimize aralıklarla yerleştirdikten sonra 180 C fırınında üzeri çok kızarmadan pişirelim ...
   
     Soğuduktan sonra benmari usulünde erittiğimiz çikolataya batırıp iri çekilmiş yer fıstığına batıralım....Fındık yada cevizle de mantolama işlemi yapabilirsiniz tercih sizin...Benim sevgili anneciğim tuzlu yada kabuklu fıstığı çok sevdiğinden ben böyle yapmayı tercih ettim…



Afiyetler Olsun...



12 Kasım 2013 Salı

Mandalina Şuruplu Kek...

Sevgili Selda'nın Mutfak Defteri'nde gördüğüm bu lezeti denemekle yanılmadığım hoş bir kek oldu ... En kısa zamnda sizlerinde denemesini ediyorum özelikle sosun aromasına bayıldım…

Bu güzel tarifi Sevgili Selda Hanımda Lezzet Dergisinde görüp denmiş ve bizlerle paylaşmış  iyiki …Bu değişik ve hoş tarifi bizlerle paylaştığı için kendisine çoook teşekkürlerimi ve sevgilerimi gönderiyorum…Sayesinde farklı ve hoş bir tarife daha sahip olduk…Ben tarifin orjinaline sahip kaldım herhangi bir ilave yapmadım bu güzel tarife Selda Hanım'ın sayfasından ulaşmak istersiniz buyrun tık tık









       Malzemeler

  • 2 adet yumurta
  • 1/2 su bardağı sıvıyağ
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 1 paket vanilya
  • 4 çorba kaşığı süt
  • + 2/3 su bardağı un
       Şurup İçin
  • 6 yemek kaşığı mandalina suyu
  • 2 yemek kaşığı limon suyu
  • 6 yemek kaşığı pudra şekeri

   Yapılışı: Yumurta ve şekeri mikser yardımıyla çırpıyoruz… Sıvıyağ ve sütü ilave edip çırpmaya devam ediyoruz …Un ve vanilyayı eleyerek ilave edip spatula ile karıştırıyoruz…

   Arzu ettiğimiz bir kabın yada borcamın içersine kekimizi aldıktan sonra 180 C de önceden ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz...

   Şurubu hazırlamak için mandalina ve limon sularını bir kaba alalım ve pudra şekerini ekleyelim…Pudra şekeri eriyinceye kadar iyice karıştıralım…

   Fırından çıkardığımız sıcak kekin üzerine hazırlamış olduğumuz şurubumuzu dökelim ve soğumaya bırakalım…Eveeeet nefismi nefisssss mandalina şuruplu kekimiz artık servise hazır dilimleyerek servis edebilirsiniz…Üzerinin sunumu çok hoşuma gittiğinden bende Sevgili Selda Hanım gibi mandalina dilimi ile servis ettim siz dilediğiniz şekilde hindistan cevizi,fındık yada Antep fıstığı dökerek servis yapabilirsiniz...




Not: Bu kekin içersinde kabartma tozu bulunmamaktadır..


Afiyetler Olsun Efendim…



10 Kasım 2013 Pazar

İzindeyiz ATAM...

Ölümünün 75.yılında sevgi , saygı ve özlemle anıyoruz seni ATAM…
ATAM Sen rahat uyu bekçisiyiz Cumhuriyet'in…






9 Kasım 2013 Cumartesi

Paskalya Poğaçası ( Peynirli )







        Malzemeler
  • 4 adet yumurta ( 2 yumurtanın sarısı üzeri için ayrılacak )
  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • 1 kahve fincanı şeker
  • 1 su bardağı süt
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1 paket yaş maya
  • Aldığı kadar un
       İç malzemesi
  • 250 gr beyaz peynir
  • 1 tutam maydanoz
       Üzeri İçin 
  • 2 adet yumurta sarısı
  • Mavi haşhaş

    Yapılışı : Karıştırma kabımızın ortasına  yaklaşık 2 su bardağı un koyup  havuz şeklinde açıp içersine  2 yumurtanın tamamını 2 adet yumurtanında akını ekliyoruz … Sütümüzün ılık olmasına özen gösterirsek mayalanması ve güzelce kabarmasını sağlarız …

   Kalan tüm malzemeleri koyarak güzelce yoğuruyoruz ve ele yapışmıyacak bir hamur elde edene kadar un ilave edip kulak memesi kıvamına gelince içersine peynirli harcımızdan koyup istediğimiz şekli verip fırın tepsimize diziyoruz …

   Üzerlerine yumurta sarılarımızı fırça yardımıyla sürüyoruz… Ben üzerine mavi haşhaş serptim siz çörekotu yada susam kullanabilirsiniz…

    180 C de ısıtılmış fırında üzerleri kızarana kadar pişiriyoruz ...

8 Kasım 2013 Cuma

Nar Soslu Kremşantili Muhallebi...

    Hepinize Hayırlı Cumalar Diliyorum Sevgili Blogcanlarım… Bu tarif tamamen benim uyarlamamla yapılmış bir tariftir ve o anlık içimden gelen malzemeleri ekleyerek gelişmiştir... Bilgilerinize…




       Malzemeler
  • 1 lt süt
  • 1 su bardağı un
  • 1 subardagi şeker
  • 50 gr tereyağ
  • 1 adet damla sakızı
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket Krem Şanti
Sosu İçin
  • 2 adet nar
  • 2 tatlı kaşığı nisasta
  • 1 çay bardağı şeker
Üzeri İçin
  • Milka Beyaz Çikolata
  • İnci şekerler





Yapılışı : Çift tabanlı çelik tenceremizin içersinde 50 gr tereyağ ile unumuzu kısık ateşte çırpıcı yardımıyla güzelce kavuralım yerken un tadını almamak için ardından 1 lt süt ve şekerimizide ilave edelim karıştırmaya devam edelim …Şekeri ,damla sakızını ve vanilyayı da ekleyip muhallebi kıvamına gelene kadar çırpma teliyle karıştırmaya devam edelim… Muhallebimiz göz göz olunca tamamdır …Ocağımızın altını kapatıp mikser yardımıyla sürekli çırparak muhallebimizi soğutup krem şantimizi ilave edip biraz daha çırpıyoruz

Narımızı güzelce ayıkladıktan sonra bir tencerede 2 tatlı kaşığı nişasta ve şekerle birlikte sosumuzu hazırlıyoruz…Eğer taneli bir sos olmasını istemiyorsanız narın suyunu da sıkabiliriz…
 
Ardından isterseniz kuplara paylaştırabilirsiniz yada benim yaptığım gibi tart kalıbımızın altına narlı sosumuzu döküp üzerine muhallebimizi dökerek buzdolabında bir gece beklettikten sonra servis edebilirsiniz… Ben şekil alması açısından bir gece beklettim arzunuza göre soğuduktan sonra servis yapabilirsiniz… 

Üzerini süslemek için beyaz çikolatamızı benmari usulünde eritelim ve istediğiniz gibi süsleyelim…Antep fıstığı , hindistan cevizi yada fındık içiylede süsleyebilirsiniz tercih sizin elbette hanımlar




Afiyetler Olsun...

7 Kasım 2013 Perşembe

Hayata Dair...

Sevgili Yılmaz ÖZDİL ne de güzel yorumlamış kalemine ,yüreğine sağlık güzel insan.…
Netten Alıntıdır aynen paylaşıyorum…




"Annaneniz öpülesi elleri parçalanırcasına,
ovalaya ovalaya tarhana yaparken,
Siz, "Aman annane be, boş versene" deyip,marketten hazır çorba alıyordunuz ya...
Anneanne rahmetli oldu ve siz,

o tarhananın tarifini annaneden alıp,
bir kenara yazmadınız ya...İşte o nedenle, Siz,
genetiği değiştirilmiş organizma
yemekten kurtulamazsınız maalesef.

Ne verirlerse.. .
Onu yiyeceksiniz.

Kız evlat yetiştiriyorsunuz, en iyi okullara gönderiyorsunuz. ..
Piyano çalıyor, İngilizce konuşuyor, Grammy alanları tek tek biliyor.
Bilmeli... Ama alt tarafı limon, şeker ve su kullanıp,
limonata yapmasını bilmiyor!
Yoğurdu çırpıp, ayran yapamıyor, ayran...
İşte o nedenle, kızınız, genetiği değiştirilmiş
meşrubat içmeye mahkum maalesef...
Torunlarınız da.

Zahmet edip sütlaç yapmadığınız için,
kek yapmaya üşendiğiniz için...
İçinde ne olduğunu bilmediğiniz gofretleri,
mısır patlaklarını kemiriyor sizin oğlan!
Hamur tutmayı, şöyle mis gibi ıspanaklı bi börek yapıp,
çantasına koymayı bilmediğiniz için, hamburger bağımlısı oldu.
Tahin-pekmezi "köylü işi", vıcık vıcık yağ fışkıran kremaları
"modernite" sandığınız için,
Daha 10 yaşında ...ya döndü,
yuvarlana yuvarlana yürüyor, tıkanıyor,
merdiven çıkamıyor.

Size zor geliyor ama, zor mu evde yoğurt yapmak?
İstanbul'un güneşi müsait değil, anlarım, zor mudur İzmir'de,
Antalya'da, Adana'da evde salça yapmak?
Şikayet edip duruyorsun, içine katkı maddesi konuyor, zorla
beyazlatılıyor diye...
İster tam buğday unundan, ister çavdardan,
hakikaten zor mudur evde
ekmek yapmak?
Bütün ailen kabız...
Tonla para verip, abuk sabuk ambalajlı-meyveli saçmalıklardan medet
umacagına, niye öğrenmiyorsun kabak tatlısı yapmayı?

Güya, çoluğunu çocuğunu düşünüyorsun,
taze taze yesinler diye, pazara gidiyorsun...
Eğri büğrü biberlere, doğal olduğu için tuttuğunda ezilen domateslere
ağız burun kıvırıyorsun, hormonlu, tornadan çıkmış gibilerini
alıyorsun...
Ne işe yaradı senin pazara gitmen?

Kocanız da, bu satırları okuyup, size akıl verecek şimdi...
Söyleyin ona, ukalalık etmesin, götürün aktara, hatmi çiçeğiyle
zencefili birbirinden ayırt etsin, ondan sonra konuşsun!

Enginar, börülce, radika, cibes pişirmekten haberin yok;
Gazetelerin tiraj almak için uydurduğu uzmanlarından
fıldır fıldır brokoli tarifleri öğreniyorsun.. .
Brüksel lahanası yiyerek mi AB'ye gireceğini sanıyorsun?

Çin'den bal getiriyorlar mesela...
Taaa Arjantin'den, Meksika'dan bal getiriyorlar.
Neymiş efendim, içinde genetiği değiştirilmiş organizma olabilirmiş falan...
İçinde tavuk ibiği, maymun kulağı olmadığına şükredin!
Ben iddia ediyorum...
Kaşla göz arasında frankeştayn ürünlere kapıları açan arkadaşlarla,
Amerikan çiftçilerinin avukatı profesörlerimiz, sırf karakovan balına
sahip çıksa, Şemdinli'de, Pervari'de terör bile azalır, terör bile...

Uzatmayayım.
Mutfak genetiğimizi kaybettik biz.
Elin adamı, mısırdan, soyadan,
domatesten önce beynimizin DNA'sını değiştirdi!

Hurrraaa diye köyden kente göçerken,
dışarda tıkınmayı şehirleşme zannettik.
Ambalajlı ürün tüketmeyi, zenginleşme zannettik.

Dolayısıyla, ya kafayı değiştirip, özümüze döneceğiz...
Ya da ne verirlerse onu yiyeceğiz."

Yılmaz ÖZDİL

6 Kasım 2013 Çarşamba

Ispanaklı ve Kaşar Peynirli Muffin





      Malzemeler
  • 3 adet yumurta
  • 1/2 çay bardağı sıvı yağ
  • 1 bağ  ıspanak
  • 1 adet kuru soğan
  • 1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
  • 1 su bardağı süt
  • 2 yemek kaşığı yoğurt
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 çay kaşığı karabiber 
  • 1 çay kaşığı kırmızı pul biber
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 3 su bardağı un




  Yapılışı Ispanaklarımızı güzelce yıkayıp sirkeli suda beklettikten sonra doğrayalım tenceremize 2 yemek kaşığı sıvıyağ ilave edlim bir adet kuru soğanla birlikte ocakta kavuralım ve baharatlarımız ilave edelim... Karıştırma kabımızın içersinde yumurtaları çırpalım ardından yağ , süt ve yoğurdu ekleyip çırpmaya devam edelim...Un,kabartma tozu ve tuzu  ekleyip karıştırmaya devam edelim... Kavurduğumuz ıspanak ve rendelediğimiz kaşar peynirimizide ilave edip karıştıralım... Muffin kalıplarına paylaştıralım ve 200 C de önceden ısıttığımız fırınımızda üzerleri kızarana kadar pişirelim... Kürdan yardımıyla kontrol edelim kürdanımız kuru çıkıyorsa muffinlerimiz hazırdır



Afiyetler Olsun...

5 Kasım 2013 Salı

Mısırlı Patates Çanağı...






       Malzemeler 

  • 5 adet orta boy haşlanmış patates
  • 1/2 limon suyu
  • 1/2 çay bardağı sıvıyağ
  • 1 çay kaşığı karabiber
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1 çay kaşığı pul biber
  • 1 adet konserve mısır
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 1 diş sarımsak
  • 1 tatlı kaşığı mayonez
  • 1/2 demet dereotu




   Yapılışı : Patatesleri haşladıktan sonra ezin ya da rendeleyin...İnce doğranmış dereotu ,zeytinyağı, limon suyu,baharatları ve tuzu ekleyip güzelce karıştıralım....Avcumuzun içinde top haline getirelim ve çanak halne getirelim...Konserve mısırlarımızı güzelce yıkadıktan sonra tuz ,yağ ve limonla tatlandıralım...Hazırladığımız patates çanaklarının içersine mısırlarımız paylaştıralım ve üzeri içinde yoğurt ,mayonez ve sarımsaklarımız güzelce karıştıralım ve üzerlerine dökelim...

   Dilerseniz mısır yerine havuç, bezelye ve kornişon salata ile de yapabilirsiniz dereotu yerine maydanozda kullanabilirsiniz...Ben bu sunum şeklini çok sevdiğimden bu şekilde yapıyorum siz patates topları şeklinde de yapabilirsiniz yada bir borcam tepsiye de sırasıyla dizerek yapabilir ve dilimleyerek servie edebilirsiniz ...


Afiyet Olsun...

4 Kasım 2013 Pazartesi

Çikolatalı Muffin


   Merhabalar sevgili Blogcanlar hepinize iyi haftalar dileyerek bu güne kadar yapıp yediğim tarifler arasında bana göre en mükemmel tarif diyebilirim nette dolaşırken CemPak.com tr adlı bir sitede rastladım bu tarife ve doğru mutfağa yol aldım ve iyiki yapmışım dedirtti bu tarif bana...

    Dikkat bu tarifte ayran ve tuz mevcut gerçi sütde kullanılabilirmiş ama ben tarifi aynen uygulayıp gerekirse daha sonra değişiklikler yaparım dedim ama inanınki değişiklik yapmayı gerektirecek hiç bir durum yok ortada sonuç son derece mükemmel...

   Aslında sizlerin arasında yada pastacıların bilip uyguladığı bir tarif olabilir ama ben yeni rastladım ve bundan sonra muffin tarifim tam anlamıyla budur diyebilirim...

   Kendisi de bu tarifi I am just here for more food adlı kitaptan esinlenerek yapmış iyikide yapmış kendisine teşekkürlerimi gönderiyorum...

  Ölçüleri birebir uyguladım ve bu yüzden aynen yazıyorum sizlere...





      Malzemeler

     Kuru Malzemeler
  • 270 gr un
  • 92 gr kakao
  • 5 gr kabartma tozu
  • 3 gr karbonat
  • 3 gr tuz
  • 3 gr vanilin
     Islak malzemeler
  • 263 gr şeker
  • 113 gr tereyağ
  • 2 adet yumurta
  • 227 gr Ayran
  • 177 gr damla çikolata ben Dr.Oetker bitter çikolata  parçacıklarını kullandım  



    Yapılışı : Tüm kuru malzemelerimizi bir kabın içersinde karıştıralım ve homojen bir hale getirelim...
Islak malzemeleri de ayrı bir kapta karıştıralım ancak tereyağını önceden eritip soğutalım ve öyle ekleyelim..Kuru malzeme ve ıslak malzemeyi çok karıştırmamalıyız...Un yok olduğu zaman yeterli kıvama gelmiş demektir...

   Sıvı malzemelerimiz oda sıcaklığında olmalı yumurtaları dolaptan tarifi hazırlamaya başlamadan önce çıkartmaya özellikle dikkat edelim lütfen...Elde ettiğimiz karışımı muffin kaplarına paylaştıralım...

   180 C de önceden ısıtılmış fırında pişirelim ve ilk 10 dakika lütfen fırının kapağını açmayalım...15-20 dakika arasında muffınlarımız pişmiş olacaktır ama biz anlamak için her zamnki gibi kürdan testi yapabiliriz...İçersine batırdığımız kürdan temiz çıkıyorsa pişmiş demektir...



Afiyet Olsun...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...